Edinburgh denildiği zaman eminim ki aklınıza gotik mimariye sahip, koyu gri ve kiremit tonlarda, Harry Potter filmlerinden çıkmışcasına binalarla dolu hafif de puslu masalsı bir şehir geliyor. Şehrin gerçekten muhteşem bir mimariye ve “büyülü” bir görüntüye sahip olduğu doğru, fakat Edinburgh’un sadece bu karanlık ve mistik yüzüne bakarsak şehre biraz haksızlık etmiş oluruz. Çünkü Edinburgh tüm bunların yanında aynı zamanda muhteşem bir doğaya sahip, yemyeşil bir şehir.
NatWest’in Green Cities 2019 raporuna göre Edinburgh, kişi başına düşen 233.3m2 yeşil alan ile Birleşik Krallığın “en yeşil” 2. şehri (İlk sırada Sheffield yer alıyor). Gerçekten de şehrin merkezinde ufak bir yürüyüş yaptığınız zaman bile karşınıza onlarca park ve bahçe çıkıyor diyebilirim.
Bu yazımda sizlerle Edinburgh’un en sevdiğim park ve bahçelerini paylaşacağım.
Princes Street Gardens
Şehrin hemen kalbinde bulunan muhteşem bir park. Princes Street bahçeleri, şehrin en işlek caddelerinden biri olan Princes Street’in hemen paralelinde bulunuyor. Edinburgh kalesini de içinde barındıran bu alan şehri gezerken biraz soluklanmak ve yeşilin tadını çıkarmak için muhteşem bir nokta. Eğer şehre güzel bir havada yolunu düşerse piknik yapmak veya uzanıp kitap okumak için ideal bir park. Yılbaşı zamanı Christmas pazarının da bu parkta kurulduğunu belirteyim.
Holyrood Park
Edinburgh’un en büyük parkı. “Park” denildiğine aldanmayın Holyrood, şehrin merkezinde bulunan devasa, yemyeşil bir alan. İçerisinde çok sayıda tarihi yapıyı ve kalıntıyı da barındıran parkın şüphesiz en ilgi çekici kısmı şehrin en yüksek tepesi olan Arthur’s Seat’in burada bulunması. 251 metre yükseklikte bulunan tepeye yaklaşık 2 saatlik bir yürüyüşle çıkıp şehri tepeden izleyebilirsiniz.
Calton Hill
Princes Street’in sonunda yer alan Calton tepesi, Arthur’s Seat kadar yüksekte olmasa da şehri biraz tepeden izleyebileceğiniz çok keyifli bir yer. Calton tepesi, National Monument of Scotland, gözlem kulesi, Nelson Heykeli ve Dugald Stewart heykeli gibi çok sayıda önemli yapıya da ev sahipliği yapıyor.
Calton tepesindeki en ilginç yapı ise Acropolis’i anımsatan Napolyon Savaşlarında hayatını kaybeden İskoç askerin anısına yapılmış taş yapı.
Royal Botanic Garden
Şehir merkezinden yaklaşık 2 km uzakta bulunan Royal Botanic Garden, dünyanın en güzel botanik bahçelerinden biri olarak gösteriliyor. Girişin ücretsiz olduğu bu muhteşem bahçe çok sayıda özel bitkiye ve canlıya ev sahipliği yapıyor.
Baharı karşıladığımız bu günlerde yolunuz İskoçya’ya düşerse bu noktaları ziyaret etmeden dönmemenizi öneririm.